Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
CAN YÜCEL
19 Eylül 2011 Pazartesi
13 Eylül 2011 Salı
GİTMEK SADECE GİTMEK...
bazen gitmek istersin...gitmek her şeyden herkesten uzaklaşmak istersin ama gidesmezsin...gitsen aklın kalır
kalsan canın yanar...nefes alamazsın , varsındır burdasındır ama aslında yoksundur...
evet ! varım burdayım ama bazen yok olmak istiyorum kalabalığın içinde yok olmak...kimse beni görmesin,konuşmasın
duymasın...gitmek istiyorum, gitmek hiçbir şeyi hiç kimseyi düşünmeden gitmek ...uzaklaşmak sadece kendimle kalmak
sadece ben olmak istiyorum sadece kendimi düşünmek , başkası için değil kendim için yaşamak...
çok mu? şey istiyorum hayattan ve insanlardan...
o kadar yorgun ki bedenim ve ruhum hayatın yükünü taşıyamıyorum artık...ama yapmalıyım taşımalıyım bunu biliyorum...
GİTMEK , SADECE GİTMEK İSTİYORUM....
sevgiyle kalın...
kalsan canın yanar...nefes alamazsın , varsındır burdasındır ama aslında yoksundur...
evet ! varım burdayım ama bazen yok olmak istiyorum kalabalığın içinde yok olmak...kimse beni görmesin,konuşmasın
duymasın...gitmek istiyorum, gitmek hiçbir şeyi hiç kimseyi düşünmeden gitmek ...uzaklaşmak sadece kendimle kalmak
sadece ben olmak istiyorum sadece kendimi düşünmek , başkası için değil kendim için yaşamak...
çok mu? şey istiyorum hayattan ve insanlardan...
o kadar yorgun ki bedenim ve ruhum hayatın yükünü taşıyamıyorum artık...ama yapmalıyım taşımalıyım bunu biliyorum...
GİTMEK , SADECE GİTMEK İSTİYORUM....
sevgiyle kalın...
8 Eylül 2011 Perşembe
ACILARIN KUŞU ZENCEFİL :)
selam herkese :)
Bugün size kuşumuz zencefilden bahsetmek istiyorum.Kendisi mavi renkli , ötmeyi seven bir muhabbet kuşu
cinsinden de anlaşılacağı gibi ötmeyi seviyor.Zencefilin eşi de vardı 'tarçın' vardı diyorum çünkü artık yok...Kendisi çok
uzaklara kaçtı,zencefili bir başına bırakıp başka kuşların peşinden çok uzaklara gittti.
Olay 26 mayıs günü gerçekleşti.O gün evde zencefil , tarçın ve ben vardım.Zencefil ve tarçın pek anlaşabilen bir
çift değildi ama yinede birliktelerdi :) ( taki o güne kadar ).O gün her zaman olduğu gibi tarçın ve zencefil birbirlerine
hiç susmadan ötüyorlardı kafesin kapısı tam kapanmamış olacak ki bir kavga anın da tarçın kafesi terketmiş.Ben mutfağa
su almaya gitmiştim içeriden yine ötüşmeleri geliyordu pek aldırmadım sonra içeri bir girdim TARÇIN evet! TARÇIN
balkonun önünde tanımadığım bir kuşla uçuyor. Kafeste zencefil yalnız başına zavallı kuş şokta tabi ben de şoktayım.
Hep evde uçan kuşum tarçın artık sokaklarda üstelik yanında başka bir kuşla ( o kuşta bir serçe ) olacak şey değildi
ama oldu.Zencefil 1 saat falan şokta kaldı sonra kendine geldi görenler 'eşi gitti bu dayanamaz ölür dediler ' ama zencefil dayandı.
Şimdi yalnız ama mutlu (sanırım) kafeste yalnız yaşamanın keyfini çıkarıyor.Dışarıdan gelen serçe seslerine ötüyor
belki oda kaçmak için kendine kuş ayarlıyordur. kim bilir :)
sevgiyle kalın....
Bugün size kuşumuz zencefilden bahsetmek istiyorum.Kendisi mavi renkli , ötmeyi seven bir muhabbet kuşu
cinsinden de anlaşılacağı gibi ötmeyi seviyor.Zencefilin eşi de vardı 'tarçın' vardı diyorum çünkü artık yok...Kendisi çok
uzaklara kaçtı,zencefili bir başına bırakıp başka kuşların peşinden çok uzaklara gittti.
Olay 26 mayıs günü gerçekleşti.O gün evde zencefil , tarçın ve ben vardım.Zencefil ve tarçın pek anlaşabilen bir
çift değildi ama yinede birliktelerdi :) ( taki o güne kadar ).O gün her zaman olduğu gibi tarçın ve zencefil birbirlerine
hiç susmadan ötüyorlardı kafesin kapısı tam kapanmamış olacak ki bir kavga anın da tarçın kafesi terketmiş.Ben mutfağa
su almaya gitmiştim içeriden yine ötüşmeleri geliyordu pek aldırmadım sonra içeri bir girdim TARÇIN evet! TARÇIN
balkonun önünde tanımadığım bir kuşla uçuyor. Kafeste zencefil yalnız başına zavallı kuş şokta tabi ben de şoktayım.
Hep evde uçan kuşum tarçın artık sokaklarda üstelik yanında başka bir kuşla ( o kuşta bir serçe ) olacak şey değildi
ama oldu.Zencefil 1 saat falan şokta kaldı sonra kendine geldi görenler 'eşi gitti bu dayanamaz ölür dediler ' ama zencefil dayandı.
Şimdi yalnız ama mutlu (sanırım) kafeste yalnız yaşamanın keyfini çıkarıyor.Dışarıdan gelen serçe seslerine ötüyor
belki oda kaçmak için kendine kuş ayarlıyordur. kim bilir :)
sevgiyle kalın....
6 Eylül 2011 Salı
HOŞCAKAL…
Neler söylemek istedim sen giderken.Sessiz çığlıklarım boğazımda düğümlendi Adım... atmak istedim , ...
koştuğumu sandım hatta.Cümleler kurdum , anlattım sana derdimi.
Hatta yalvardım , haykırdım sandım …Oysa sen giderken ben ardından. Sadece, bakakaldım.
Öylece… donakaldım.İnanamadım …Kirpiğimden süzülen damla…
Ve Ayrılığın adı ,HOŞCAKAL. Sen gittikden sonra hoş kalırım mı sandın.
Alırmıyım bir bardak demli çayın tadını ..Perdeyi açınca içeri giren güneş, ısıtırmı sandın ..Görürmüyüm sandın açan çiceği…
Bakarmıyım sandın batan güneşe…Dilek tutarmıyım kayan yıldıza…Koklarmıyım sandın yağmurun kokusunu,Severmiyim sence baharları?
Ayrılığın adı ,hoşcakal…Ben senden sonra yaşarmıyım sandın … Peki o zaman sende HOŞCAKAL…
can yücel in en sevdiğim şiiri sizinle paylaşmak istedim :))
koştuğumu sandım hatta.Cümleler kurdum , anlattım sana derdimi.
Hatta yalvardım , haykırdım sandım …Oysa sen giderken ben ardından. Sadece, bakakaldım.
Öylece… donakaldım.İnanamadım …Kirpiğimden süzülen damla…
Ve Ayrılığın adı ,HOŞCAKAL. Sen gittikden sonra hoş kalırım mı sandın.
Alırmıyım bir bardak demli çayın tadını ..Perdeyi açınca içeri giren güneş, ısıtırmı sandın ..Görürmüyüm sandın açan çiceği…
Bakarmıyım sandın batan güneşe…Dilek tutarmıyım kayan yıldıza…Koklarmıyım sandın yağmurun kokusunu,Severmiyim sence baharları?
Ayrılığın adı ,hoşcakal…Ben senden sonra yaşarmıyım sandın … Peki o zaman sende HOŞCAKAL…
can yücel in en sevdiğim şiiri sizinle paylaşmak istedim :))
3 Eylül 2011 Cumartesi
neden neden neden???
neden ? insan istediği hayatı değilde, istemediği hayatı yaşamak zorunda kalıyor...
ya da istediklerimiz neden hep ulaşılmaz oluyor... insan hayatında o kadar çok nedenini bilmediğimiz sorular ve sorunlar var ki yaşamak bile bazen zorlaşıyor...
zorlaşan hayattta ayakta kalmak o kadar insanı yoruyor ki hayatımızın kontrolünü bile sağlayamaz hale geliyoruz... hayatımızın kontrolü hep başkalarının elinde oluyor , neredeyse hiç söz hakkımız yok...
başrolü olduğumuz hayatın artık figüranı oluyoruz...hayatımız öylece akıp giderken biz sadece arkasından bakıyoruz...
o kadar kölesi olmuşuz ki 'hayat' denen bu düzenin...artık kısa cümleler kuruyor, ne istediğimizi bilemiyoruz...
ama inanıyorum birgün gelecek ve bu basit sorunun cevabını verecek duruma geleceğiz ,artık figüran değil başrolü olacağız hayatımızın,isteklerimiz her şeyden herkesten önce gelecek...
herkesin birgün hayatında başrol olması dileğiyle...
ya da istediklerimiz neden hep ulaşılmaz oluyor... insan hayatında o kadar çok nedenini bilmediğimiz sorular ve sorunlar var ki yaşamak bile bazen zorlaşıyor...
zorlaşan hayattta ayakta kalmak o kadar insanı yoruyor ki hayatımızın kontrolünü bile sağlayamaz hale geliyoruz... hayatımızın kontrolü hep başkalarının elinde oluyor , neredeyse hiç söz hakkımız yok...
başrolü olduğumuz hayatın artık figüranı oluyoruz...hayatımız öylece akıp giderken biz sadece arkasından bakıyoruz...
o kadar kölesi olmuşuz ki 'hayat' denen bu düzenin...artık kısa cümleler kuruyor, ne istediğimizi bilemiyoruz...
ama inanıyorum birgün gelecek ve bu basit sorunun cevabını verecek duruma geleceğiz ,artık figüran değil başrolü olacağız hayatımızın,isteklerimiz her şeyden herkesten önce gelecek...
herkesin birgün hayatında başrol olması dileğiyle...
2 Eylül 2011 Cuma
BEN GELDİMM :))
insan kendini yazdıklarıyla belli eder...ben de kimseye ifade edemediklerimi sizinle paylaşıyorum...
kendimi deniyor,geliştiriyorum...yorumlarınızı , eleştirilerinizi ve dostluğunuzu bekliyorum.yeni hayatlar keşfetmek,yeni yaşamlar görmek...kısacası yeni bir şeyler öğrenmek beni mutlu eden şey burada...
insanın kendisine anlatamdığı bazı gerçekleri yazarken rahatlıyor ve bu da insanı mutlu ediyor.(bunu benim kadar sizde biliyorsunuz :))
sınırlamaya gerek yok düşünceleri :) haksız mıyım?
kendimi deniyor,geliştiriyorum...yorumlarınızı , eleştirilerinizi ve dostluğunuzu bekliyorum.yeni hayatlar keşfetmek,yeni yaşamlar görmek...kısacası yeni bir şeyler öğrenmek beni mutlu eden şey burada...
insanın kendisine anlatamdığı bazı gerçekleri yazarken rahatlıyor ve bu da insanı mutlu ediyor.(bunu benim kadar sizde biliyorsunuz :))
sınırlamaya gerek yok düşünceleri :) haksız mıyım?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)